12 Ekim 2024 Cumartesi

Hile - Hak Düşürücü Süre - Tapu İptal ve Tescil

ÖZET:
  • Davacı, eşi ile boşanma aşamasında iken davalı ile tanıştığını, davalının da eşinden boşanma aşamasında olduğunu öğrendiğini, aralarında duygusal yakınlık başladığını, davalının evlerinden birini güvence olarak üzerine yapması karşılığında birlikte yaşamayı kabul ettiğini, dava konusu bağımsız bölümü güvence olarak davalıya devir ettiğini, davalının evde bulunan tüm eşyaları alarak ortadan kaybolduğunu öğrendiğini, davalıyı üç yıl boyunca aradığını söylemiştir. 
  • Davacının evden atılmakla hileye uğradığını anlamış olması gerektiği, anlamamış olduğu kabul edilse dahi her halükarda 2011 yılında boşandıktan sonra davacının kendisi ile nikah kıymaktan kaçınması halinde hileye maruz kaldığını bilebilecek durumda olduğu, ancak eldeki davanın hile hukuksal nedenine dayanılarak 08.01.2019 tarihinde açıldığı, Türk Borçlar Kanunu'nun 39/1. maddesindeki "Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır." hükmü nazara alındığında iş bu davanın kanunun öngördüğü 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı, TBK'ya göre taraflar arasındaki sözleşmenin onanmış sayıldığının kabul edilmesi gerekir.

YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ

Esas : 2021/9861
Karar : 2022/1325
Tarih : 21.02.2022

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, eşi ile boşanma aşamasında iken davalı ile tanıştığını, davalının da eşinden boşanma aşamasında olduğunu öğrendiğini, aralarında duygusal yakınlık başladığını, davalının evlerinden birini güvence olarak üzerine yapması karşılığında birlikte yaşamayı kabul ettiğini, dava konusu 112 parseldeki 10 no.lu bağımsız bölümü güvence olarak davalıya devir ettiğini, davalının evde bulunan tüm eşyaları alarak ortadan kaybolduğunu öğrendiğini, davalıyı üç yıl boyunca aradığını, başka birisi ile resmi nikahlı yaşadığını öğrendiğinde kandırıldığını anladığını ileri sürerek, dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davaya konu taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/09/2020 tarihli ve 2019/6 E., 2020/294 K. sayılı kararıyla; hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili, Yerel Mahkemenin değerlendirme yaparken müvekkilinin devrettiği eve ilişkin faturaları dava tarihine kadar ödediğini göz ardı ettiğini, hileyi anlayan kimsenin devrettiği eve ilişkin faturaları ödemesinin hayatın olağan akışına açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davalının önce evlenme vaadi ile şatış göstermek sureti ile taşınmazı müvekkilinin elinden alması, müvekkili ile evlenme vaadini sürekli gündemde tutarak müvekkiline ümit vermesi ve akabinde Bursa'da üçüncü bir kişi ile evlenmesi haberi ile aldatıldığını düşünen müvekkilinin açtığı davada davalının zamanaşımı def'inde bulunmasının bir hakkın kötüye kullanılması olduğunu, bu davranışın hukuk düzeni tarafından korunamayacağını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.


3. Gerekçe ve Sonuç

Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 05/10/2021 tarihli ve 2021/686 Esas, 2021/714 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın 27/04/2009 tarihinde davalı tarafa satış yolu ile devredildiği, davacının bu tarihte henüz evli olduğu (Sivas Aile Mahkemesinin 2009/542 Esas, 2011/277 Karar sayılı ilamı ile boşandığı), dinlenen tanık beyanlarından davacının davalı ile aynı evde yaşadığı, fakat davalının davacıyı sık sık evden attığı, davacının evden atılmakla hileye uğradığını anlamış olması gerektiği, anlamamış olduğu kabul edilse dahi her halükarda 2011 yılında boşandıktan sonra davacının kendisi ile nikah kıymaktan kaçınması halinde hileye maruz kaldığını bilebilecek durumda olduğu, ancak eldeki davanın hile hukuksal nedenine dayanılarak 08.01.2019 tarihinde açıldığı, Türk Borçlar Kanunu'nun 39/1. maddesindeki "Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır." hükmü nazara alındığında iş bu davanın kanunun öngördüğü 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı, TBK'ya göre taraflar arasındaki sözleşmenin onanmış sayıldığının kabul edilmesi gerektiği, böylece açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.


3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır.

3.2.2. 6098 s. TBK'nın 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

3.2.3. 6098 s. TBK’nın 39. maddesinde “Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.” düzenlemeleri yer almaktadır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (IV/3.2.) numaralı paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) numaralı paragrafta yer verilen gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 21.02.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder