12 Ekim 2024 Cumartesi

Trafik Kazasında İhtiyati Haciz Talebinin Kabulü

ÖZET:
  • Dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, davanın niteliği, talep konusu meblağ nazara alınarak dava trafik kazası sebebiyle tazminat talebine dayalı olduğundan miktarı tartışmalı da olsa muaccel bulunması karşısında, ihtiyati haciz kararı verilmesi için tam bir ispat aranmasının, davacının ileride telafisi mümkün olmayan zararına yol açabileceği düşünülerek gerek görüldüğü takdirde ihtiyati haciz kararı verilmesi için teminat da istenebileceği nazara alınarak 2004 sayılı İİK'nın 257. maddesindeki ihtiyati haciz koşulları bulunması nedeniyle ihtiyati haciz isteminin kabulü yerine mahkemece aksi düşünce ve yetersiz gerekçe ile yazılı biçimde ihtiyat-i haciz talebinin reddine karar verilmesi doğru değildir. 
  • Zira, her ne kadar ilk derece mahkemesince trafik kazası ile murisin ölümü arasında illiyet bağı olmadığı gerekçesiyle talep reddedilmiş ise de; ölü muayene ve otopsi tutanağında beyanı alınan kimlik tanığının beyanlarının duyuma dayalı soyut bilgilere dayandığı, murisin ölüm sebebini tespite yarayan bilimsel veriler içermediği, bu nedenle ihtiyati haciz talebini değerlendirilmesi sırasında bu beyanlara dayanılarak karar verilmesinin yerinde olmadığı, aksine dosyadaki hastane evraklarına göre murisin kazada ağır yaralandığı, ölümüne kadar farklı hastanelerde tedavi gördüğü, ölüm sebebinin ise henüz tespit edilemediği, soruşturma dosyasının bu hususta rapor alınma aşamasında olduğu, bu haliyle murisin ölümüne ilişkin davacıların iddialarının yaklaşık olarak ispatlandığı, bu aşamada kesin bir ispat beklemenin mümkün olmadığı gibi geçici hukuki koruma tedbirinin de amacına uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.

ANTALYA BAM
4. HUKUK DAİRESİ

Esas : 2024/1385
Karar : 2024/736
Tarih : 09.05.2024

Davacı vekili; 26.06.2023 tarihinde ... Şirketi adına kayıtlı sürücü ... sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı araç ile ... sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı motosikletin ön kısımlarına çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, meydana gelen kaza neticesinde ... ağır derecede yaralandığı, ... vefat ettiği, mirasçılarının maddi ve manevi zararlarının tazmini için 05/01/2024 tarihinde ... Aş. aracılığı ile davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı, başvurularına yasal süresi içinde taraflarına dönüş yapılmadığı, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığı, trafik kazasında oğulları ve ağabeyi ... kaybeden davacılar için HMK Md.107 delaletiyle belirlenerek şimdilik belirsiz alacak olarak, ... için 1.000,00 TL, ... için 1.000,00 TL ve ... için 50,00 TL olmak olmak üzere toplam 2.050,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının araç sahibi ve sürücü yönünden olay tarihinden; sigorta şirketi yönünden KASKO ve ZMSS poliçesi kapsamında sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek ticari temerrüt faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesi, ayrıca davacıların murisin vefatı nedeniyle uğramış oldukları manevi zararların dindirilebilmesi adına davacı ... için 200.000,00 TL, Davacı ... için 200.000,00 TL, davacı ... için 100.000,00 TL, davacı ... için 100.000,00 TL olmak üzere toplam 600.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek ticari temerrüt faizi ile davalılar sürücü ... , araç sahibi ... A.Ş.'den ve Genişletilmiş KASKO Sigorta Poliçesi kapsamında davalı ... Şirketi 'nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, araç sahibi ve sürücünün taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir.

Davacı vekili; 12.03.2024 tarihinde sunduğu dilekçe ile adli yardım talebinde bulunmuş, ilk derece mahkemesi 19.03.2024 tarihli ara karar ile davacıların adli yardım talebinin kabulüne, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.

Uyuşmazlık, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat, destekten yoksun kalma davası sırasında talep edilen ihtiyati haciz isteğine ilişkindir.

Duruşma açılmasını gerektiren bir sebep bulunmadığından HMK'nın 353, 355'inci maddeleri uyarınca inceleme ve müzakereler dosya üzerinden yürütülmüştür.

Buna göre;

Bilindiği üzere, ihtiyati haciz, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir. (HMK 406/2) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir. (İHAS 6, 2709 sayılı T.C Anayasası 36, HMK 33) İhtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerekir. İİK'nun 257 ve izleyen maddelerine göre rehin ile temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Talep değerlendirilirken tam ispat aranmaz. Yaklaşık ispat yeterlidir.

Bu kuralın haksız eylemden kaynaklanan tazminat ve alacak isteklerinde de uygulanması gerektiği belirgindir. Çünkü bu isteklerde de para alacağına kavuşulması amaçlanmaktadır. Yargıtay'ın istikrar kazanmış ilke ve uygulamalarına göre, haksız eylemden kaynaklanan zarar haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 24/05/2016 gün ve 2016/4517-6851 E.K. sayılı ilamı)

Tüm bu anlatılanlar ve açıklamalar ışığında, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, davanın niteliği, talep konusu meblağ nazara alınarak dava trafik kazası sebebiyle tazminat talebine dayalı olduğundan miktarı tartışmalı da olsa muaccel bulunması karşısında, ihtiyati haciz kararı verilmesi için tam bir ispat aranmasının, davacının ileride telafisi mümkün olmayan zararına yol açabileceği düşünülerek gerek görüldüğü takdirde ihtiyati haciz kararı verilmesi için teminat da istenebileceği nazara alınarak 2004 sayılı İİK'nın 257.maddesindeki ihtiyati haciz koşulları bulunması nedeniyle ihtiyati haciz isteminin kabulü yerine mahkemece aksi düşünce ve yetersiz gerekçe ile yazılı biçimde ihtiyat-i haciz talebinin reddine karar verilmesi doğru değildir. Zira, her ne kadar ilk derece mahkemesince trafik kazası ile murisin ölümü arasında illiyet bağı olmadığı gerekçesiyle talep reddedilmiş ise de; ölü muayene ve otopsi tutanağında beyanı alınan kimlik tanığının beyanlarının duyuma dayalı soyut bilgilere dayandığı, murisin ölüm sebebini tespite yarayan bilimsel veriler içermediği, bu nedenle ihtiyati haciz talebini değerlendirilmesi sırasında bu beyanlara dayanılarak karar verilmesinin yerinde olmadığı, aksine dosyadaki hastane evraklarına göre murisin kazada ağır yaralandığı, ölümüne kadar farklı hastanelerde tedavi gördüğü, ölüm sebebinin ise henüz tespit edilemediği, soruşturma dosyasının bu hususta rapor alınma aşamasında olduğu, bu haliyle murisin ölümüne ilişkin davacıların iddialarının yaklaşık olarak ispatlandığı, bu aşamada kesin bir ispat beklemenin mümkün olmadığı gibi geçici hukuki koruma tedbirinin de amacına uygun olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu sebeplerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılması ve yeniden oluşturulması gerekir.

HMK'nun 353/1-b/2 madde ve bendi uyarınca yargılamada esiklik bulunmamakla beraber, kanununun olaya uygulanmasında ve delillerin taktirinde hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilebilir.

Buna göre; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin 19.03.2024 tarihli ara kararının ihtiyati haciz yönünden kaldırılmasına, davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin HMK'nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca kabulü ile dava değeri olan 602.050,00 TL'lik miktar kadar davalının menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz uygulanmasına, davacılar için mahkemece adli yardım kararı verildiğinden teminat alınmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: 

Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;

I-Davacılar vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜNE,

II-İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve hükmün HMK'nın 353/1-b/2 madde ve fıkrası uyarınca AŞAĞIDAKİ GİBİ YENİDEN TESİSİNE,

a) Davacıların ihtiyati haciz talebinin İİK.nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca kabulü ile dava değeri olan 602.050,00‬ TL'lik miktar kadar davalının menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacakları üzerine teminatsız olarak (19.03.2024 tarihli ara karar ile davacıların adli yardım talebi kabul edilmekle) ihtiyati haciz uygulanmasına,

b-İhtiyati haciz kararının tebliğden itibaren 10 günlük süre içerisinde talep edilmesi halinde ilk derece mahkemesinin yargı çevresi içindeki Antalya İcra Dairesine ibrazla yerine getirilmesine, ihtiyati haciz kararının icrasının süresinde istenmemesi halinde verilen ihtiyati haciz kararının hükümsüz kalacağının ihtarına,

c-Kararın derdest olan dava dosyası üzerinden ilgililere tebliği ve ihtiyati haciz konulması vs. işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine,

Davacılar vekilinin adli yardım talebi kabul edilmekle harç ve yargılama giderlerinin nihai kararda mahkemesince gözetilmesine,

Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği ve harç tahsil/ iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,

İlişkin dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 09.05.2024 tarihinde, İİK'nın 258/3 maddesi ve 6100 Sayılı HMK'nun 362/1-f madde ve fıkrası gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder