15 Ekim 2024 Salı

Elektronik Tebligat Varken Posta Yoluyla Yapılan Tebligat Yok Hükmündedir

ÖZET:
  • Kural olarak, icra mahkemesi, açıkça ileri sürülmedikçe tebligat usulsüzlüğünü re'sen nazara alamayacağı gibi; icra dairesi dahi tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece kendiliğinden tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu dikkate alamaz ise de; 
  • 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin birinci fıkrası tebligatın elektronik yolla yapılmasını zorunlu kıldığından posta yolu ile yapılan tebligat yok hükmündedir. 
  • Borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinin uygulanma imkanı da bulunmamaktadır. 
  • Bu durumda icra müdürlüğünce borçluya yöntemince tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığı değerlendirilerek itirazın süresinde yapıldığı gerekçesi ile takibin durdurulmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ

Esas : 2024/857
Karar : 2024/5782
Tarih : 04.06.2024

Genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde alacaklının, icra müdürlüğünün, borçluya gönderilen ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğundan bahisle itirazın süresinde olduğuna ve takibin durdurulmasına yönelik 16.09.2021 tarihli kararının iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince; şikayetin kabulü ile müdürlük kararının kaldırılmasına,takibin devamına karar verildiği, borçlunun istinaf yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği görülmektedir.

İcra ve İflas Kanunu’nun 21. maddesinin 1. fıkrası ile 57. maddesinin 1. fıkrasına göre icra işlerinde tebligat 7201 sayılı Tebligat Kanunu, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği hükümlerine göre yapılır.

Tebligat ile ilgili Kanun ve Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla, gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak Kanun ve Yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Kanun ve Yönetmeliğin amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi (tebligatın bilgilendirme fonksiyonu) ve bu hususların belgeye (tebligatın belgelendirme fonksiyonu) bağlanmasıdır. Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz. Nitekim, Kanunun ve Yönetmeliğin belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı yerleşik yargısal içtihatlarda da açıkça vurgulanmıştır.

Bir hukuki işlemin tebligat olarak nitelendirilebilmesi için iki unsura ihtiyaç vardır. Bu unsurlar kanunda öngörüldüğü şekilde yazılı bildirim ve belgelendirmedir. Bu iki unsurun veya birinin mevcut olmaması halinde tebligatın “usulsüzlüğü” değil “yokluğu” söz konusu olur. Bu iki unsur mevcut olmakla beraber Tebligat Kanunu’na uygun değil ise usulsüz tebliğ var demektir (Muşul, Timuçin: Tebligat Hukuku, Ankara 2018, s. 85, HGK'nın 21.12.2021 tarih, 2018/12-255 E. - 2021/1724 K.)

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun Elektronik Tebligat başlıklı 7/a maddesinin birinci fıkrasında; “Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.

1. 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar. ” Yine aynı maddenin ikinci fıkrasında “Birinci fıkra kapsamı dışında gerçek ve tüzel kişilere, talepleri halinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur” üçüncü fıkrasında; “Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması halinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır.” düzenlemeleri yer almaktadır.

Yine Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 5. maddesinde; “(1) Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur:

a)10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar.” denilmek suretiyle kamu idarelerine elektronik tebligat yapılmasının zorunlu olduğu belirtilmektedir.

Somut olayda, borçluya, ödeme emrinin posta yoluyla 08.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin ise 16.09.2021 tarihinde icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile borçlu ...’nün ‘35129-19217-97244’ sayılı e-tebligat adresi mevcut olmasına rağmen, kamu kurumuna ödeme emri tebligatının fiziki olarak usulsüz yapıldığı iddiası ile birlikte borca ve ferilerine itiraz ettiği, icra müdürlüğünce borçlu idarenin elektronik tebligat adresi olmasına rağmen elektronik tebligat adresine tebligat yapılmadığı anlaşılmakla, icra takibine itirazının yasal süresinde olduğu kabul edilerek icra takibinin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında atıfta bulunulan Dairemizin bazı içtihatlarında da belirtildiği üzere kural olarak, icra mahkemesi, açıkça ileri sürülmedikçe tebligat usulsüzlüğünü re'sen nazara alamayacağı gibi; icra dairesi dahi tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece kendiliğinden tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu dikkate alamaz ise de; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin birinci fıkrası tebligatın elektronik yolla yapılmasını zorunlu kıldığından posta yolu ile yapılan tebligat yok hükmündedir. Borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinin uygulanma imkanı da bulunmamaktadır. Bu durumda icra müdürlüğünce borçluya yöntemince tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığı değerlendirilerek itirazın süresinde yapıldığı gerekçesi ile takibin durdurulmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Kabule göre de; icra mahkemesince memur işlemi şikayetinin incelenmesi sonucunda, usul ve yasaya uygun olmadığı değerlendirilen memur işleminin iptaline, işlemin usul ve yasaya uygun olduğuna kanaat getirilirse şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği nazara alındığında, İlk Derece Mahkemesince ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz ya da yok hükmünde olduğu denetlenip değerlendirilmeksizin takibin devamına karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

O halde, İlk Derece Mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi ve borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ :

Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 14.12.2023 tarih ve 2022/35 E. - 2023/2142 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Doğubayazıt İcra Hukuk Mahkemesinin 15.11.2021 tarih ve 2021/50 E.- 2021/63 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder